✨ Çanakkale'nin Çan İlçesinden Güne Merhaba

Abone Ol
Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Gazete ManşetleriGündem
Trend

“Türkiye’nin Göz Kamaştıran Köyleri: Çanakkale’nin Güzel Köylerini Keşfetmeye Var Mısın?

Türkiye'nin dört bir yanında bulunan ve keşfedilmeyi bekleyen birçok köy var. Bu yazıda, Türkiye'nin en sevilen köylerini keşfetmeye hazır mısınız?

7 bölgeden tutun doğusundan batısına her biri birbirinden değerli ve güzel birçok köyümüz bulunmakta. Elbette keşfedilmeyi bekleyen birçok yer hala var ama önemli olan keşfedildi diye tüketmemek! Gelin farklı bölgelerimizden Türkiye’nin en beğenilen köyleri beraber yeniden keşfedelim…

1. Güzelcehisar Köyü – Bartın

Güzelcehisar Köyü, Karadeniz’in muhteşem manzaralarına ev sahipliği yaparak Türkiye’nin en güzel köyleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Yeşilin en canlı tonlarıyla kaplı bu köy, adeta bir doğa harikasıyla bütünleşmiş durumda. Karadeniz’in hırçın dalgaları burada, sahilin sakin sularında dinginlik buluyor. Güneşin sıcaklığı ve temiz havasıyla bütünleşen Güzelcehisar Köyü, ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor.

2. Tirilye Köyü – Bursa

Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı eski bir Rum köyü olan Tirilye, tarihi ve doğal güzellikleriyle büyüleyici bir atmosfere sahip. Eski Alaçatı’yı andıran bu köy, halen Rum evleri, şirin lokantaları ve hediye dükkanlarıyla tarih kokan bir yaşam alanı sunuyor. Betonarme yapıların arasında bile 150 veya 200 yıllık ahşap ve taş evlerin güzelliği korunuyor. Osmanlı-Rum mimarisinin izlerini taşıyan bu evler, ziyaretçilere tarihi bir yolculuk deneyimi sunuyor. Tirilye’de bulunan manastırlar, kiliseler ve ayazmalar da görülmeye değer yerler arasında. Köyün sembol binalarından biri olan Taş Mektep ve Çınar Meydanı ise mutlaka keşfedilmesi gereken noktalardan biridir.

3.Misi Köyü – Bursa

Misi Köyü, 2000 yıllık tarihi geçmişiyle Türkiye’nin en iyi korunan köylerinden biri olarak dikkat çekiyor. Asma yaprağı, misket üzümü, pekmezi ve şarabıyla ünlü olan köy, Osmanlı mimarisini yaşatmasıyla da biliniyor. 1989 yılında kentsel sit alanı ilan edilen ve koruma altına alınan Misi Köyü, tüm yapılarıyla doğallığını koruyarak ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Köyün meyve ağaçları, kavak ağaçları, çınar ağaçları ve Nilüfer çayı gibi doğal güzellikleri de görülmeye değer.

4.Savaşan Köyü – Şanlıurfa

Türkiye’nin “Sakin Şehirler” listesinde yer alan Savaşan Köyü, Birecik Barajı’nın suları altında kalsa da bugün bile etkileyici güzelliğini koruyor. Köyün tarihi çok eski zamanlara dayanıyor ve nahit taşından inşa edilen evler, terk edilmiş olsalar da hala görkemlerini sergiliyor. Halfeti’den kalkan bir tekne turuyla Savaşan Köyü’nün kıyılarını keşfetmek mümkün.

5.Yörük Köyü – Karabük

Yörük Köyü, Safranbolu’nun tarihi evleriyle ünlü küçük bir köy olmasına rağmen aslında Osmanlı mimarisinin en iyi korunduğu bölgelerden biridir. Adeta Safranbolu’nun bir minyatürü olan bu köy, Karadeniz seyahatlerinin vazgeçilmez duraklarından biri olma potansiyeline sahiptir. Daracık sokakları ve cumbalı evleriyle Yörük Köyü, ziyaretçilerine nostaljik bir atmosfer sunar. 1997 yılında SİT alanı ilan edilmiş olan köy, günümüze kadar özenle korunmuş ender yerlerden biridir.

6.Haremtepe (Çeçeva) Köyü – Rize

Haremtepe olarak da bilinen Çeçeva, Rize’nin Çayeli ilçesine bağlı dik bir yamaçta bulunan 20 haneli etkileyici bir köydür. Bu köy, Kenan ve Fatma Çiftçi’nin binbir emek ve özveriyle çalıştıkları çay tarlalarıyla ünlüdür. Karadeniz’in mistik atmosferine sahip bu köy, doğal güzellikleriyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Kenan ve Fatma Çiftçi’nin sevgiyle bakımını üstlendiği çay tarlaları, sonradan keşfedilerek gezginlerin uğrak noktası haline gelmiştir. Doğanın ve sevgiyle yapılan her işin güzelliğine bir kez daha hayran kalacağınız Çeçeva Köyü, Karadeniz turunuzda hoş bir anı olmaktan öte, her sene mecburi durağınız olacak.

7.Maral Köyü – Artvin

Karadeniz’in en büyüleyici vadilerinden biri olan Maçahel Bölgesi, doğası kadar ilgi çekici bir hikayeye de sahiptir. Gürcistan ve Türkiye’nin sınırında bulunan bu vadi, 1921 yılında Türkiye ile Rusya arasında yapılan bir sınır anlaşmasıyla gündeme gelmiştir. Bu anlaşma sonucunda vadide yer alan 18 köyden 6 tanesi Türkiye sınırları içerisinde kalmıştır. Maral Köyü de bu köylerden biridir. Camili yöresinde bulunan bu Müslüman Gürcü köyü, Artvin’in doğal güzellikleriyle bezenmiştir. Maral Köyü’nde, yeşilin her tonunu görebilir ve doğanın mucizeleriyle iç içe bir zaman geçirebilirsiniz. Bu köyde, hayatınızın uzayacağına dair bir garanti vardır.

8.Çamlıbel Köyü – Balıkesir

Çamlıbel Köyü, Kazdağları’nın eteklerinde saklı bir cennet gibidir. Köye adım attığınız anda, şehrin yorgunluğunu, stresini ve çilesini geride bırakmış gibi hissedeceksiniz. Bölgedeki diğer köylerden farklı olarak, tahtadan yapılan evlerin hakimiyeti nedeniyle buraya “Tahtaköy” denilmiştir. Köyün geçmişi Bizans Dönemi’ne kadar uzanır ve Kazdağları’nın ölümsüz ruhunu yaşatır. Çamlıbel, zeytin ağaçlarının gölgesinde, masmavi Edremit Körfezi’ne bakarak eşsiz bir manzaraya sahiptir. Arka planda ise Kaz Dağları Milli Parkı’nın yeşil örtüsü uzanır. Bu köye adım attığınızda, doğanın şefkatli kollarında kendinizi huzura bırakabilirsiniz.

9.Doğanbey Köyü – Aydın

Eski Doğanbey köyü, Aydın’ın Söke ilçesine sadece 30 km uzaklıkta, adeta Rum ve Türk mimarisinin eşsiz örneklerinin sergilendiği bir açıkhava müzesi gibidir. Mykale Dağları’na (Dilek Dağları) sırtını dayamış olan köy, taş evlerinin benzersiz mimarisi, dar sokakları ve doğal güzellikleriyle kesinlikle görülmeye değer bir yerdir. Antik Thebai Kenti’nin devamı olarak kabul edilen Doğanbey Köyü, kurulduğu yamaçtan Büyük Menderes Nehri’nin Ege Denizi’ne kavuşmasını izleyebileceğiniz bir konumdadır. Mübadele yıllarından sonra terk edilen köy, 1980’lerde yetkililer tarafından restore edilme kararı alınarak yeniden hayata döndürülmüştür. Köyde hala Osmanlı dönemi mimari özelliklerini taşıyan binalar görebilirsiniz, bu da köyün tarihî dokusunun hala canlı olduğunu göstermektedir.

10.Yeşilyurt Köyü -Çanakkale

1355 yılında Oğuz Boyları’ndan Çepni Boyu tarafından kurulan Yeşilyurt, Kazdağları’nın eteklerinde, deniz ve dağ arasındaki eşsiz konumuyla doğanın tüm güzelliklerine kucak açıyor. “Yeryüzündeki Cennet” olarak adlandırılmasının en büyük sebebi, köyün taş evlerinin bitki örtüsüyle uyumlu bir şekilde uzun yıllar boyunca Rumlar ve Türklerin bir arada yaşamış olması olabilir. Mübadele döneminde Rumlar evlerini terk etmek zorunda kalmış olsa da kardeşliğin baki kaldığı köy, şifalı bitkilerin, çiçeklerin ve ağaçların kokusuyla adeta bir cennet bahçesine dönüşmüş durumda. Yeşilyurt Köyü’nü gezerken kendinizi doğanın kollarına bırakarak huzuru bulabilirsiniz.

11.Barbaros Köyü – İzmir

Barbaros Köyü’nün kuruluş hikâyesi oldukça ilgi çekici. Köyün ilk yerleşim yeri olan Başköy’de veba salgını başlayınca köylüler, salgından korunmak için bir hayvanı kurban edip parçalarını farklı yerlere dağıtmışlar. Bu geleneksel uygulamanın sebebi, etin bozulduğu yerde salgın olmayacağı inancıymış. Günümüzdeki köyün bulunduğu alanı yerleşim yeri olarak belirleyen köylüler, hayatlarına burada devam etmişler. Barbaros Köyü, son birkaç yıldır düzenlenen Oyuk Festivali ile dikkat çeken bir köy haline geldi. İnsan boyundaki bez bebeklere verilen “Oyuk” ismi, köyde onlarca yaratıcı tasarımcıyı bir araya getiriyor. Her yıl bahar zamanı yapılan festivalde her köşe başında farklı bir Oyuk görebilirsiniz. Köyün sizi şaşırtacak özelliği bununla da kalmıyor. Evlerin bazılarında “Çat Kapı Evi” yazısı görebilirsiniz. Bu yazının bulunduğu evlerde güzel bir yemek yiyebilir veya çay-kahve içebilirsiniz, ardından uygun bir ücret ödeyerek ayrılabilirsiniz.

12.Birgi Köyü – İzmir

İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Birgi Köyü, tarihi ve kültürel mirasıyla her seyahat severin uğraması gereken bir köy olarak öne çıkıyor. Yılların yıpratıcı etkisinden kendini koruyarak günümüze ulaşan Birgi, Frig, Lydia, Pers, Bergama krallıkları, Roma ve Bizans İmparatorluğu gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca, Aydınoğlu Beyliği’ne başkentlik yapmıştır. 2012 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklenen Birgi Köyü, beylikler döneminden günümüze kadar olan tarihi süreçte 171 adet tescilli eseriyle bir canlı bir müze kent olarak nitelendirilmektedir. Köyün kendine özgü mimarisi, evleri ve konakları, ziyaretçilere unutulmaz bir tarihî deneyim sunmaktadır. Birgi Köyü’nü ziyaret edenler, geçmişten günümüze uzanan zengin kültürel dokuyu keşfetme fırsatı bulacaklar.

13. Kayaköy – Muğla

Antik Likya kenti Karmilassos’un kalıntıları üzerine kurulan Kayaköy, M.Ö. 3000’lere uzanan zengin bir tarihe sahiptir. 14. yüzyıldan itibaren Rumların yerleştiği köy, mübadele döneminde tamamen terk edilmiştir. Türkler bir süre daha burada yaşamış olsa da 1957 depreminin ardından köy hasar görmüş ve tekrar terk edilmiştir. Birbirini manzarasına kapatmayacak şekilde inşa edilen evler ve 2 Yunan Ortodoks Kilisesi günümüzde koruma altındadır. Terk edilmiş evler yıllara rağmen güzelliklerini korurken, köyün yamacından izlenen gün batımları ise görülmeye değer manzaralardan biridir.

14. Kuyucak Köyü – Isparta

Isparta’nın “Lavanta Kokulu Köy”ü olarak bilinen Kuyucak, yaklaşık 50 yıldır lavanta yetiştiriciliğiyle meşhur. Ancak köy, bir kaymakamın ziyaretiyle tamamen değişti. Kaymakamın etkilenmesiyle başlayan süreçte bir ziraat mühendisiyle işbirliği yaparak köyün kalkınması ve tanıtımı için adımlar atıldı. “Gelecek Turizmde” projesi kapsamında köy kadınları da eğitim alarak üretime katkıda bulunmaya teşvik edildi. Bugün, Haziran-Ağustos arası lavanta hasadı ve lavantadan üretilen doğal ürünler, bize yerli Provence deneyimi sunuyor.

15. Mustafapaşa Köyü – Nevşehir

“Güneşin Şehri” anlamına gelen Sinasos, günümüzdeki adıyla Mustafapaşa, Kapadokya’nın özgün mimarisini koruyan köylerden biridir. Osmanlı döneminde, köyün nüfusunun %80’ini oluşturan zengin Rum tüccarlar, İstanbul’da havyar ticaretiyle uğraşıyordu. Bu dönemde erkekler genellikle İstanbul’da bulunurken, kadınlar ve çocuklar köyde kalıyordu. Günümüze kadar korunan konaklar, köyün zenginliğini gösteriyor. Eğitime verilen önem o kadar büyüktü ki köy okulunda Yunanca, Fransızca, Türkçe, matematik, din, tarih ve sanat gibi dersler veriliyordu. Bu önem, 1840 yılında köye bir toplantı salonu ve kütüphane yapılmasıyla da görülebilir.

16. Zeytinliköy – Çanakkale

Zeytinliköy, Gökçeada’nın en karakteristik köylerinden biridir ve adından da anlaşılacağı gibi zeytin ağaçlarıyla çevrili bir yamaçta bulunur. Kartpostal gibi görünen bu köy, geçmişte adanın sosyalleşme merkeziymiş. Günümüzde, ev sahibi olan Rumların köye geri dönmesiyle sokaklar Rumca konuşmalarla şenlenir, özellikle yaz aylarında kalabalıklaşır. Köy, dört mevsim yaşanırken normalde 50-60 kişilik nüfusu, havaların güzelleşmesiyle 3 haneli sayılara ulaşır. Köyün en büyük ilgi çekici özelliği ise Rum Ortodoks Patrikhanesi patriği 1.Bartholomeos’un burada doğmuş olmasıdır.

17. Apçağa Köyü – Erzincan

Ahmet Kutsi Tecer’in “Orada bir köy var uzakta” şiirinde anlatılan köy, Erzincan’a bağlı Kemaliye ilçesinde bulunan Apçağa Köyü’dür. Fırat Nehri’nin böldüğü bir vadi yamacına kurulan köy, doğanın ve evine olan özlemi yansıtan Ahmet Kutsi Tecer dizeleriyle aklımıza kazınmıştır. Osmanlı sivil mimari özellikleriyle dikkat çeken köyün evleri, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Vakfı’nın “7 Bölge 7 Kent” projesinde koruma altına alınmıştır.

18. Boğatepe Köyü – Kars

Kars’ın eşsiz doğasında, gelinciklerle bezeli, kahvaltısıyla ünlü Boğatepe Köyü, gravyer peynirinin üretildiği tek köydür. Cumhuriyet Dönemi’nde peynirciliğin bir iş kolu olarak kabul edilmesiyle birlikte köy, tamamen peynir üretimine odaklanmıştır. 2005 yılında turizm ve gelir kaynağı olarak köye katkı sağlamak amacıyla Türkiye’nin ilk ve tek peynir müzesi olan Zavot Eko Müzesi kurulmuştur. Peynir severlerin ilgisini çekecek bu köy, doğal güzellikleriyle de büyülemeye devam ediyor.

19. Gölyazı Köyü – Bursa

Uluabat Gölü kıyısında yer alan Gölyazı, şirin bir balıkçı köyü olarak tanınıyor. Fotoğraf çekmeyi sevenlerin favorisi olan bu köy, benzersiz manzarasıyla görenleri kendine hayran bırakıyor. Rum evleri, güler yüzlü halkı ve leziz balıklarıyla Gölyazı, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Köy, aynı zamanda Ramsar alanı olarak koruma altına alınmış olan Uluabat Gölü’ne ev sahipliği yapmasıyla da dikkat çekiyor. Doğa ve tarihin buluşma noktası olan Gölyazı Köyü’nü keşfetmek için rotanızı buraya çevirebilirsiniz.

20. Behramkale Köyü – Çanakkale

Osmanlı dönemine dayanan köklü bir tarihe sahip olan Behramkale Köyü, 35 yıldır sit alanı olarak korunuyor ve burada yeni yapılar inşa edilemiyor. Turistik amaçlı ziyaretlerin yoğun olduğu bu güzel köy, Assos Antik Kenti ve Athena Tapınağı gibi birçok tarihi güzelliklere ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, 1. Murat Hüdavendigar tarafından yaptırılan Hüdavendigar Camii de köydeki önemli ziyaret noktalarından biri olarak öne çıkıyor.

Kaynak:Onedio

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu