✨ Çanakkale'nin Çan İlçesinden Güne Merhaba

Abone Ol
Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Gazete ManşetleriGündem
Trend

Güzelliğin ve Merhametin Sembolü, Kaz Dağları’nın Sarı Kız Efsanesi

Türkiye’nin en büyük oksijen kaynaklarından biri olan Kaz Dağları aynı zamanda mitolojik olarak da çok zengindir.

Kaz Dağları’nın Mitolojik Zenginliği

Kuzeybatı Anadolu’nun muhteşem doğal güzellikleri arasında gizemli bir atmosferin hüküm sürdüğü Kaz Dağları, binlerce yıldır insanların hayal gücünü besleyen bir kaynak olmuştur. Bu dağlar, tarih boyunca birçok mitoloji ve efsaneye ev sahipliği yapmış, özellikle de Yunan mitolojisinin İda Dağı olarak bilinen bölgesi, efsanelerle dolu bir geçmişe sahiptir. Bu efsaneler arasında en bilinenlerden biri ise Sarıkız Efsanesi’dir. İda Dağı’nın zirvesindeki efsanevi “Babatepesi” adlı bölge, Sarıkız Efsanesi’nin merkezinde yer alır ve bu efsaneye derin anlam katar.

Sarıkız Efsanesi: Güzelliğin ve Merhametin Sembolü

Edremit’in eşsiz doğasında yer alan Güre Köyü’nün hikayesi, Sarıkız Efsanesi ile ölümsüzleşmiştir. Sarıkız, güzelliği ve merhametiyle dillere destan olmuş bir genç kızdır. Ancak bu masumiyeti, çevresindeki kıskançlık ve kötülüklerle gölgelenir. Köylülerin iftiraları sonucu, Sarıkız, sevdiklerinden uzaklaştırılmak istenir. Babası ise kızını öldürmeye gönlü razı olmayan bir baba olarak, onu Kaz Dağları’nın zirvesine götürür. Burada kızını dağın eteklerine bırakır ve kaderine terk eder. Ancak birkaç kazın yardımıyla hayatta kalan Sarıkız, babasının şaşkınlığıyla karşılaşır. Bu olay, Sarıkız’ın güzellik ve merhametinin sembolü olarak tarihe geçer, Kaz Dağları’nın mistik atmosferinde sonsuza dek yaşayan bir efsane haline gelir.

İda Dağı ve Babatepesi: Efsanevi Güzelliğin İzleri

İda Dağı, Anadolu’nun gizemli köşelerinden biri olarak tarihe kazınmıştır ve özellikle Sarıkız Efsanesi gibi mistik hikayelerle anılmaktadır. Bu efsane, babanın kızını dağın zirvesine bırakmasıyla başlar ve Sarıkız’ın bu yüce dağın eteklerindeki hikayesiyle zenginleşir. Babatepesi adı verilen bölge, bu efsanenin kahramanlarının buluşma noktası olarak hafızalarda yer edinmiştir. Kaz Dağları ise sadece efsanelerle değil, aynı zamanda Anadolu mitolojisinin önemli bir parçası olarak da bilinir. Tarih boyunca bu dağlar, kültürel mirasın bir parçası olmuş ve efsaneleriyle insanları büyülemeye devam etmiştir. Bu nedenle, İda Dağı ve Babatepesi gibi semboller, efsanelerin ve efsanevi güzelliklerin izlerini taşır, bölgenin mistik atmosferini korur. Kaz Dağları, Anadolu’nun mistik atmosferine derin izler bırakan Sarıkız Efsanesi gibi zengin mitolojilere ev sahipliği yapmıştır. İda Dağı’nın eteklerinde doğan bu efsane, güzellik, merhamet ve yeniden doğuşun simgesi olarak kolektif hafızalarda derin izler bırakmıştır. Özellikle Babatepesi adı verilen bölge, bu destansı hikayenin canlı bir tanığı olarak günümüze ulaşmıştır. Kaz Dağları’nın efsanevi varlığı, sadece geçmişin hatıralarında değil, aynı zamanda bugünün ruhani dokusunda da hala canlılığını korumaktadır. Bu dağlar, insanların hayal gücünü beslemeye ve ruhlarını beslemeye devam eden bir mirasın taşıyıcısı olarak varlığını sürdürmektedir. İşte O Efsane;

SARIKIZ EFSANESİ

Sarıkız, Çanakkale iline bağlı Ayvacık’ın bir köyünde ailesi ile yaşarken, küçük yaşta annesi vefat eder. Babası sarıkıza “biliyorsun anneni çok severdim, burada çok hatırası var, anneni unutmam zor oluyor. Buradan göçelim” der ve Kaz dağlarının eteğindeki Güre köyünün yakınlarındaki Kavurmacılar köyüne gelerek yerleşirler. Burada çobanlık yaparak geçimlerini temin ederler. Köyde çok sevilirler. Köyün yaşlıları, gençleri sarıkızın babasına akıl danışırlar. Köylüler onun ermiş olduğunu düşünürler. Aradan yıllar geçer Sarıkız büyür güzel bir kız olur. Babası da yaşlanır. Aklında hep hacca gitme fikri vardır. Hacca gidebilmek için namazında niyazında sürekli Allah’a yalvarır. Sarıkız babasının bu isteğini yerine getirmesi için onu teşvik eder. Babasına artık büyüdüğünü kendisine bakabileceğini, daha fazla yaşlanmadan hacca gitmesi gerektiğini söyler. Babası kızını komşusuna emanet eder, hacca gider. O zamanlar hacca gitmek şimdiki gibi değil, belki altı ay, belki de daha fazla, yaya gidiliyor.

Babası hacca gittikten sonra, köyün delikanlıları, Sarıkıza talip olurlar. Sarıkız hiçbirine yüz vermez. Onlarda dedikodu yayarak Sarıkıza iftira ederler.Baba hacdan dönünce kimse yüzüne bakmaz, selamını almazlar. Sarıkızı teslim ettiği komşusuna bunun sebebini sorduğunda, Sarıkızın kötü yola düştüğünü söyler. Baba günlerce düşünür. Adet olan hac hayrını da yapamaz. Köyde yaşayabilmesi için namusunu temizlemesi gerekmektedir. Fakat çok sevdiği kızını öldürmeye kıyamaz. Yanına aldığı birkaç kazla, kızını, kaz dağının zirvesine götürüp oraya bırakır. Orada yabani hayvanlara yem olacağını düşünür.Aradan yıllar geçer. Bayramiç tarafından gelen yolcuların dağda yollarını kaybettiklerinde, darda kaldıklarında kendilerine sarı bir kızın yol gösterdiğini, yardım ettiğini söylerler. Kazlarının olduğunu, hatta bunların bir gün Bayramiç ovasına inerek çiftçilerin mahsulüne zarar verdiğini, köylülerin bu durumu sarıkıza söylemeleri üzerine, Sarıkızın eteğine doldurduğu taşları saçarak, bir avlu oluşturduğunu, kazlarında artık aşağılara inmediğini söylerler. Kaz avlusu diye anılan bu alanın duvar kalıntıları günümüzde bile gözükmektedir.

Bu hikayeleri dinleyen baba, bunun Sarıkız olabileceğini düşünür. Dağın yolunu tutar, zirveye vardığında, duvarlarla çevrili kazların bulunduğu bir alanla karşılaşır. Kızını bugün sarıkız tepe diye anılan yerde bulur. Sarıkız, babasını gördüğüne sevinir. Ona saygı gösterir, hürmet eder. Babası namaz kılmak için abdest almak ister. Sarıkız, abdest alması için babasının eline su döker. Babası suyun tuzlu olduğunu söyler. Sarıkız aceleden yanlışlıkla denizden aldığını söyler ve testisini vadilere doğru uzatır. Yeni doldurduğu suyu babasının eline döker. Babası buz gibi tatlı suyu tadınca kızının erdiğini anlar. O sırada siyah kara bir bulut gökyüzünü kaplar, Sarıkız kaybolur. Babası kızının erdiğine, sırrının açığa çıkması nedeniyle de kaybolduğuna kanaat getirir. Kızına iftira edildiğini anlar ve köylülere beddua eder. Bugün Kavurmacılar köyünde yaşayan kimse kalmamış, muhtar, köy mührünü, yaşayan kimse kalmadığı için Kaymakamlığa teslim etmiş ve köyün adı kütükten silinmiştir. Sarıkızın babası üzüntü ile tepelerde dolaşırken bugün Baba tepe denilen yerde ölür. Yöre halkı Sarıkıza ve babasına dağın yassı taşlarını üst üste koyarak mezar yaparlar. Sarıkızın mezarının olduğu tepeye Sarıkız tepe, Babasının bulunduğu tepeye Baba tepe derler. Yöre halkı her yıl ağustos ayında Sarıkızı ve babasını anmak için buralara çıkarlar.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu