Çanakkale’nin Zengin Tarihine Yolculuk: Unutulmaz Bir Deneyim

Tarihi açıdan oldukça zengin olan Çanakkale ,eski çağlarda HELLESPONTOS ve DARDANELLES olarak bilinmekte ve günümüzde bile bu ihtişamını kaybetmemektedir.

Helenistik dönemlerden itibaren büyük devletlerin gözdesi olmuş olan şehir, dünyanın en büyük savaşlarına tanıklık etmiş ve özellikle 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin büyük bir direniş gösterdiği güçlü bir konuma sahiptir. Savaşın ardından, anıtlar ve şehitliklerle adeta bir açık hava müzesine dönüşmüştür.

Çanakkale’de zaman geçirirken ne yapılabilir, nerelere gidilebilir, nerede gezilebilir birlikte inceleyelim.

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı ve  Şehitler Abidesi

Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alanı, 33.444 hektarlık bir alana yayılmıştır ve içerisinde birçok şehitlik, mezarlık, müze ve anıt bulunmaktadır. Türkiye’de en çok ziyaret edilen savaş alanıdır. Bu alanda 138 adet sivil mimarlık örneği, 49 anıtsal yapı, 50 Türk şehitliği, 29 Türk anıt ve kitabesi, 34 yabancı mezarlık ve anıt ile kaleler, tabyalar gibi tarihi yapılar bulunmaktadır. Bu yapılar, inanç turizmi açısından büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.

Gelibolu Yarımadası’nın en çok ziyaret edilen ana noktasıdır. Çanakkale Şehitler Abidesi’nin temeli 17 Nisan 1954’te atılmış ve İkinci Anafartalar Zaferi’nin 45. Yıldönümü olan 21 Ağustos 1960’ta tamamlanarak ziyarete açılmıştır. Abide, Çanakkale Muharebeleri’nde şehit düşen tüm askerlerimizi simgeler ve onların anısını yaşatır.

Truva Antik Kenti

Troya, dünyanın en ünlü antik kentlerinden biridir. 9 katmana yayılan kesintisiz olarak 3000 yılı aşkın bir zaman dilimini gösterir ve Anadolu, Ege ve Balkanların kesiştiği benzersiz bir coğrafyada yer almış olan medeniyetleri izlememize olanak sağlar. Troya’daki en eski yerleşim katmanı M.Ö. 3000-2500 arasına tarihlenir ve daha sonra M.Ö. 85 – M.S. 8. yüzyıla kadar sürekli yerleşim gören katmanlar Roma Dönemi’yle sona erer.

Troya Müzesi, UNESCO’nun 1998’de Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aldığı, Troya Antik Kenti girişinde bulunmaktadır. 3.000 m2’lik bir sergi salonuna ve 11.200 m2’lik bir kapalı alana sahiptir. Müzede, taş (mermer), heykel, lahit, yazıt, sunak, mil taşı, paleolitik balta ve kesiciler gibi eserler, pişmiş toprak seramikler, metal kaplar, altınlar, silahlar, sikkeler, kemik objeler, cam bilezikler, süs eşyaları, bardaklar, koku şişeleri, gözyaşı şişeleri gibi çeşitli objeler sergilenmektedir. Müze bahçesinde, taş eserler de peyzajla birlikte lahit, sütun, stel, sütun başlıkları gibi unsurlarla bütünlük oluşturacak şekilde sergilenmektedir. Ayrıca, müzede görsel grafik tasarımlarla desteklenen diorama, dokunmatik ekranlar ve animasyonlarla anlatımlar yapılmaktadır.

Çanakkale Deniz Müzesi

Çanakkale Deniz Müzesi, Türkiye’nin en büyük deniz müzesi olmasının yanı sıra, sadece bir müze olmanın ötesinde çeşitli bölümleriyle zengin bir gezi deneyimi sunmaktadır. Müzenin en önemli eserlerinden biri olan Nusret Mayın Gemisi’ni mutlaka görmelisiniz. Bu gemi, Osmanlı Donanması’na büyük katkılarda bulunmuştur. Geminin yapım süreci hakkında bilgi alabilir ve o döneme ait eşyaları görebilirsiniz.

Ayrıca, denizcilik tarihimize dair araştırmalar yapabileceğiniz müzede tarihi denizcilik malzemelerinin yanı sıra Çimenlik Kalesi’ni, resim ve fotoğraf sergilerini de gezebilirsiniz. Ayrıca, hatıra olarak bir şeyler almak isterseniz müzenin hediyelik eşya bölümünden bir şeyler seçebilirsiniz.

Aynalı Çarşı

Çanakkale’nin köklü simgelerinden biri olan Aynalı Çarşı, kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir yerdir. Türkülerde adı geçen bu çarşı, Gelibolu Savaşı sırasında bombalara maruz kalarak ciddi hasar görmüş, ancak 1967 yılında yapılan tadilatlarla bugünkü halini almıştır. 130 yıllık bir tarihe sahip olan Aynalı Çarşı, geçmişte atlar için süs eşyaları ve koşum eşyaları satan dükkanlardan adını almıştır.

Çarşının girişinde, “Adaletiyle tanınan Sultan Gazi 2. Abdülhamid Hazretleri’nin lütfu ve himayesiyle, kendisine bağlı musevi topluluğundan İlyo Halyo kullarının emekleriyle yapılmış ve toplumun kalbinde özel bir yere sahip olan çarşı” yazmaktadır.

Gökçeada ve Bozcaada

Eşsiz doğal güzellikleriyle ünlü Gökçeada ve Bozcaada, mavi bayraklı plajları ve doğal yaşamıyla tatilcilerin gözdesidir. Sakinlikleri ve doğal ortamlarıyla huzur arayanlar için ideal rotalardır.

Türkiye’nin sahip olduğu en büyük ada olan Gökçeada, masmavi plajları, bozulmamış doğası ile her mevsim huzurlu bir tatil geçirebileceğiniz rotalardan biridir. Öyle ki Gökçeada’nın bu huzurlu ortamı, Sakin (Cittaslow) kent seçilerek de kanıtlanmıştır.

Assos Antik Kenti

Çanakkale ilinin Ayvacık ilçesinde bulunan Behramkale köyünde yer alan Assos Antik Kenti, M.Ö. 6. yüzyılda sönmüş volkanik bir tepe üzerine kurulmuştur. Bu antik kentin yapımında, işlenmesi zor ancak oldukça dayanıklı olan andezit taşı kullanılmıştır. Bu özel taş sayesinde, Assos Antik Kenti uzun yıllar boyunca formunu koruyarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Kaz Dağları

Efsanelere konu olan Kaz Dağları, muhteşem doğal güzellikleriyle görenleri büyüler. Doğa yürüyüşleri, kamp alanları ve benzersiz manzaralarıyla Kaz Dağları, doğaseverler için vazgeçilmez bir destinasyondur. Antik çağlardan bugüne kadar önemli bir yere sahip olan Kaz Dağları, Nuh’un gemisinin burada olduğu, Zeus’un Truva Savaşı’nı buradan izlediği gibi efsanelere sahiptir. Efsanelerinden de öte Kaz Dağları, kendine özgü doğal güzellikleri, vadiler, şelaleler ve buz gibi sularıyla Türkiye’nin önde gelen zenginliklerinden biridir. Dingin bir tatil geçirmeyi arzularsanız, Kaz Dağları Milli Parkı’nda ormanın derinliklerinde kamp yapabilir veya günübirlik yürüyüşlere katılabilirsiniz.

Halk hikayelerinin anlatıldığı köylerde bulunan Sarıkız Türbesini ziyaret etmeli ve hikayesini yöre halkından dinlemelisiniz. Türbe, Milli Park’ın en güzel noktalarından birinde, tepede bulunmaktadır. Tepeye ulaşmak zor olsa da zirvedeki manzarayı görünce tüm yorgunluğunuzu bir anda unutacaksınız. Kaz Dağları Milli Parkı’nda görmeniz gereken diğer doğa harikaları arasında Hasan Boğuldu Göleti, Mıhlı Çayı ve Güre Kaplıcaları bulunmaktadır.